Bugün sadece fiyat etiketleriyle değil, kalplerle de ölçülmeli yoksulluk. Çünkü vicdanın çöküşü, sadece ekonomik değil, ahlaki ve insani bir yıkımdır.
Her dönemde inşa edilen bir şeyler vardır:
Bir yerde cami yapılır, bir yerde yol, bir yerde fabrika. Ama dikkat edin, vicdan inşa edilmiyorsa, o yapılar taş üstüne taş değildir; sessizlik üstüne kurulmuş boşluklardır.
Ey insan…
Sana ait olanı, sadece malda mülkte arama.
Çünkü en derin yoksulluk, insan kalbinin merhameti kaybetmesidir.
Ve unutma:
“Vicdanın kuruduğu bir toprakta, hiçbir inanç yeşermez.”
(Çetin Ay)
Bugün birileri ‘kalkındık’ diyor. Ama sormak gerekir: Kim kalkındı..?
Bir ülkenin asıl kalkınması, güçlülerin daha çok kazanması değil, zayıfın ezilmediği bir düzen kurabilmesidir. İşte bu yüzden, adaleti sağırlaştıran bir sistemde ekonomi konuşmak, yalnızca yüzeysel bir kandırmacadır.
Din, yalnızca ritüellerden ibaret değildir. O, önce vicdanda başlar. Eğer yürekte merhamet yoksa, dildeki dua da eksik kalır.
İşte bu yüzden diyoruz ki, önce içimiz onarılmalı. Önce kalpte bir adalet kurulmalı ki, ardından sistemler sağlam yürüsün.
Toplumu ayağa kaldırmak, sadece binaları değil, bilinçleri de inşa etmektir.
Ve bu bilinç, ne sosyal medyada başlar ne seçim meydanlarında.
Bu bilinç, bir annenin duasında, bir işçinin alın terinde, bir çocuğun hayalinde filizlenir.
Bu yazı, kuru bir eleştiri değil; yorgun bir milletin yüreğinden gelen sessiz çığlıktır.
Ve belki de en çok şu cümlede özet bulur kendini:
“İçimiz konuşmadıkça hiçbir sistem adil, hiçbir söz sahici olmaz.”
ÇETİN AY
BWA
Başkanı
