9490,9%1,92
38,42% 0,21
43,55% -0,42
4106,02% -0,56
6645,73% 0,00
Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali ‘Tarihin Geleceği ve Geleceğin Tarihi’ söyleşisine ev sahipliği yaptı. Tarihçi ve Yazar Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan ile Yönetmen, Senarist Ezel Akay, geçmiş, gelecek ve yapay zeka üzerine dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.
MANİSA (İGFA) - ‘Dolu Dolu Festival’ sloganıyla bu yıl 485’inci kez gerçekleştirilen Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali’nde ‘Tarihin Geleceği ve Geleceğin Tarihi’ söyleşisi, Manisalı tarih tutkunlarını bir araya getirdi. Söyleşide Tarihçi ve Yazar Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan ile Yönetmen, Senarist Ezel Akay Manisalılarla buluştu.
Manisa Büyükşehir Belediyesi Kültür Merkezi Lale Salonu’nda gerçekleştirilen söyleşiye, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek ve Nurcan Zeyrek, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Burak Deste, Genel Sekreter Yardımcıları Ulaş Aydın ve Oğuz Murat Pınar, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile Manisalılar katıldı. Gürkan ve Akay’ın konuşmacı olarak katıldığı söyleşi, izleyicilere hem geçmişe hem de geleceğe dair farklı bir bakış açısı sundu.
“AŞIRI BİR BİLGİ BOLLUĞU VAR”
Söyleşinin temasının nasıl belirlendiği konusuna değinerek söylerine başlayan Ezel Akay “Bir kere tarihin geleceği ne olacak? İleride tarih nasıl yapılacak, yapılabilecek mi? Bir manası kalacak mı? Çünkü geçmiş yüzyıllarda tarihi araştırmalar kayıp metinlerin, bilinmeyen toplulukların hakkında toplanan bilgilerin küçük küçük bir araya getirilmesiyle yapılıyordu. Şimdi aşırı bir bilgi bolluğu var. Bundan 150 yıl sonra da olacak. Bu benim için tarihi geleceğiyle ilgili bir şey. Biz hikaye anlatıcılarının çok üzerinde düşündüğü bir başka konu da gelecekle ilgili düşünürken bundan 100 yıl sonrasını düşünürken ona bir de tarih yazmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Tarihçi yapay zekayı kullanmaya da bir miktar direnecektir”
Tarih metni yazarken en büyük korkusunun “Eskinin seslerini tekrardan bulmak mümkün mü” sorusu olduğunu belirten Emrah Safa Gürkan, “Çünkü bir yerde buldunuz 100 milyonlarca belge. O zaman söylenen birçok şeyin yanlış olduğu çıkacak. Tarih aslında çok az bilgiyle bir şey yapmak.
Çok spekülatif bir alan. Çoğu zaman 2 fotoğraftan bir hikaye yazmak gibi. Sosyoekonomik tarih ya da iktisatla ilgili bir şey yapmıyorsanız bir hikaye kısmı da var. O yüzden eski tarihçiler aynı zamanda iyi hikayecilerdir. Bir arşive gidiyorsunuz ya da belli görseller üzerine bir tarih yazıyorsunuz. En güzel sınırlıysadır. 2010’lardaki sosyal medya tepkisi diye bir tez yazılacak olunsa milyarca şey nasıl okunacak. ‘Yapay zeka kullanılır’ diyorlar ama biz tarihçilerin en sık yaptığı şey arada adam kullanmamaktır. Tarihçi yapay zekayı kullanmaya da bir miktar direnecektir” dedi.
“YAŞADIKLARIMIZI VE BİLGİLERİMİZİ GELECEK TARİHE AKTARABİLİRSİN”
İnsana ihtiyaç olacağını düşündüğünü ve sanal zekadan o kadar korkmaya gerek olmadığını ifade eden Ezel Akay, “Bizler nasıl değişeceğiz onu merak ediyorum. Bu argüman şu anda kaydediliyor. O da datanın içine girmiş olacak. 19 yaşında bir gencimizi göndersek 300 yıl geriye, derviş sayarlar bilgisiyle. Anlattığı bazı şeyleri anlamazlar. Ama bizden 100 yıl sonra yaşayacak kişi, bizi anlar. O bilgiler kaybolmuyor. Onlar bizim ifade ettiklerimizi anlayabilir” diye konuştu.
“TİYATRO TÜRKİYE’DE ALTIN ÇAĞINI YAŞIYOR”
Emrah Safa Gürkan ise teknolojinin üretim üzerindeki etkisine dikkat çekti. Kameranın icadıyla birlikte oyunculuk ve oyuncuların yaşadığı değişime dikkat çeken Gürkan, kameranın ortaya çıkmasının ardından neden tiyatro yapılmaya devam edildiğini sordu. Bunun çok basit bir nedeni olduğunu dile getiren Ezel Akay, “Oyuncu ve seyircinin, yani insanın insanla karşılaşmasının çok özel bir yeri var.
Topluca bir şey seyretme ritüeli insanlık tarihi kadar eski. Niye herkes bu kadar konserlere gidiyor? Niye futbol maçları televizyonda verilirken maça gidiliyor? Topluca bir hikaye dinlemeye her zaman ihtiyaç duyuluyor. Tiyatro şu anda Türkiye’de altın çağını yaşıyor. Bütün şehirlerde her yıl bin 200 değişik oyun oynanıyor. Bu oyunların büyük bir çoğunluğu Türk yazarlar tarafından yazılmış ve kapalı gişe oynuyorlar. O sırada her gün film seyrediliyor, müzik dinleniyor. Buna rağmen tiyatro ölmüyor, ölmeyecek.
Bir de şöyle de bir şey var. İnsan eliyle üretilmiş, sonsuza kadar da yaşayacak tek bir ürün var. O da telifli ürünler. Biz 2 bin 500 yıl önceki oyunları hala oynuyoruz. 150-200 yıl öncesinin romanlarını hala okuyoruz. Kültürel eserler sürekli olarak oynayacak. Biz, ilginçtir bu bir teori ama ben çok inanıyorum buna. Tarih gibi bir alan akademisyen çalışması dışında yalnızca sinema ve edebiyattan öğrenilir” ifadelerini kullandı.
“TARİHÇİ OLMADAN TARİHİ FİLM YAPMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Dünyanın en entelektüel insanları olmadıklarını kaydeden Ezel Akay “Bir senaryoyu yazarken, onu yazabilmek için gidip tarih, antropoloji okumalısın. Kostüm tarihi, yemek tarihi, diyaloglarla ilgili bir şeyler araştırmanız gerekiyor. Aslında bir yığın tarihçi ve analistin hepsinin bilgisi bir hikayede birleşiyor. İnsanların o dönemde bir tane elbisesi var. Onu da mümkün olduğunca süslüyor. Bunların hepsini biz araştırarak öğrendik. Bir filmin içinde bir yığın araştırmanın sonucu var. Onlar hikayeye dönüşmüş. Tarihçi olmadan tarihi film yapmak söz konusu değil. Dünyadaki bütün tarihi filmler içinde muazzam bir araştırma var” diye konuştu.
“FİKİRLERİNİZİN MANİSA’MA DEĞER KATMASINI DİLİYORUM”
Emrah Safa Gürkan ile Ezel Akay, Manisalıların sorularını da yanıtladı. Söyleşinin sonunda sahneye çıkan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, Gürkan ve Akay’a plaket takdim etti. Söyleşinin çok keyifli geçtiğini belirten Başkan Zeyrek, “Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ediyorum. Mesir Festivali’ne ‘Dolu Dolu Festival’ demiştik. Bu Festivali siz de bilgilerinizle, sohbetinizle doldurduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Sizleri gerçekten merakla bekleyen pırıl pırıl gözler görüyorum. Bunun bir daha tekrarlanmasını, sizin fikirlerinizi ve düşüncelerinizin Manisa’ma değer katmasını diliyorum” şeklinde konuştu.