10941,79%3,14
41,93% -0,15
48,75% -0,23
5539,53% -0,59
9439,52% -0,12
Bu yalnızca bir cümle değil; siyasetin ve hayatın çıplak gerçeği.
Manzara ortada:
Sahte belgelerle koltuk kapanlar yükseliyor, emeğiyle gelenler geri itilip yok sayılıyor.
Adamını bulan ihale alıyor, dürüst olan kapının önünde bekliyor.
Kuralları delenler ödüllerle taşlanıyor, kurala bağlı kalanlar cezayla susturuluyor.
Ve siyasette bu çarpıklığın bedeli, her zaman çok daha ağırdır.
Rusya’da muhalefet hukuka sıkıştı, iktidar anayasayı kendi çıkarına göre esnetti. Sonuç: hapishaneler doldu, sürgünler başladı, toplum susturuldu.
Venezuela’da muhalefet sandığa güvendi, sandıklar boşaltıldı. Sonuç: oylar vardı ama irade yok sayıldı.
Amerika’da ise 1960’larda siyahi hak hareketi meydanlarda yükseldi; barışçıl kitleler polis baskısıyla dağıtıldı, sesler susturulmak istendi.
Hepsinde ortak nokta aynıydı: Gücü elinde tutan kuralsızlıkla kazandı, kurallara sıkışanlar kaybetti.
Ve her defasında korkaklığın üstüne bir kılıf çekildi:
“Strateji yapıyoruz” denildi, “pragmatizm” denildi.
Oysa bunlar strateji değil; korkunun cilalanmış hâliydi.
Ama tarih cesurları yazdı. Polonya’da işçi Lech Wałęsa, defalarca tutuklanmasına rağmen yılmadı; o cesaret, bir işçiyi diktatörlüğü yıkan bir devlet başkanına dönüştürdü. Çekoslovakya’da yazar Vaclav Havel, baskılara rağmen susmadı; Kadife Devrim’in sembolü oldu ve diktatörlüğü tarihe gömdü.
Tarih bize şunu haykırıyor:
Kurallara sıkışanlar yok olur, cesaret gösterenler yol açar.
Kuralsızlık kısa vadede kazandırıyor gibi görünür; ama sonunda kaybettirir.
Korkaklar siyasette asla iz bırakamaz.
Bir toplum özgürlüğünü yitirdiğinde, düşünceler de esir alınır; çünkü muhalefet kurallara hapsolmuş, liderler korkak kalmıştır.
Korkakların kaybı, yalnızca kendilerinin değil; toplumlarının da utancıdır.
Kuralsızlık kısa vadede kazandırıyor gibi görünür; ama cesaret eden, tertemiz bir tarih yazar.
Çünkü cesaretle atılan tek bir adım, korkuyla ertelenmiş bin adımdan daha yücedir, daha onurludur.
ÇETİN AY
BWA / BAŞKANI
Not:
Bu metin evrensel bir siyasi değerlendirme olup, yalnızca tarihsel ve uluslararası örnekler üzerinden kaleme alınmıştır. Hiçbir ülke, hükümet ya da kişi özel olarak hedef alınmamaktadır. Amaç, otoriter siyaset ve muhalefet davranışları üzerine evrensel bir tartışmaya katkıda bulunmaktır.
Ek Açıklama:
Bu metin Türkiye Cumhuriyeti devletini, hükümetini veya herhangi bir siyasi şahsiyeti hedef almamaktadır. Türkiye’ye dair doğrudan ya da dolaylı bir atıf içermez.
Note (English):
This article is an international political commentary, based solely on historical and foreign examples. It does not target, address, or refer to the Republic of Turkey, its government, or any political figure. The aim is to contribute to a global discussion on authoritarian politics and opposition behavior.