9019,57%-1,65
39,16% 0,32
44,47% 0,28
4152,82% -0,45
6636,80% -0,11
Yazan: Çetin Ay / BWA başkanı
Kaportası hâlâ parlak…
Ama motor yağı yakıyor, şanzımanı titriyor.
Dışarıdan bakan hâlâ çalışıyor sanıyor; ama içeride olan herkes biliyor:
Bu araç yokuş aşağı bırakılmış.
Ve şoför artık frene değil, sadece aynaya bakıyor.
AK Parti’nin bugünkü hâli, bir siyasi yapıdan çok, durağan bir refleks sistemine dönüşmüş durumda.
Hareket var ama yön kayıp.
Ses var ama yankı yok.
Güç görünür hâlde, ama güven neredeyse tamamen dağılmış.
Parti içinden gelen sinyaller artık sahneden değil, kulisten okunuyor.
Kimse yüksek sesle konuşmuyor ama herkes “bir şeyler oluyor” duygusunu taşıyor.
Konuşmaların tonu değil, suskunluğun rengi değişmiş.
Yıllar boyunca büyük bir sofra gibiydi bu yapı.
Her kesimden insan, bir inançla ya da bir beklentiyle o sofraya oturmuştu.
Ama artık tabaklar boşaldı.
Mutfakta ışık yanmıyor.
Ve en önemlisi, hesap fişi yavaş yavaş uzatılıyor.
Kimse yüksek sesle “kalkıyorum” demiyor.
Ama bazıları, erken ayrılmanın zarafetiyle yerinden doğruluyor.
Kimisi “bir lavaboya uğrayayım” diyor,
Kimisi “bizi bağışlayın, yoğunluk var” bahanesiyle göz temasını kesiyor.
Ne hesap ödemek istiyorlar,
ne de son ana kalmak.
Bu siyasi atmosferde en sessiz tepki, erken kalkmaktır.
Parti içindeki çözülme bir patlama şeklinde değil;
yavaş, istikrarlı ve derinleşen bir sızıntı gibi.
Eski kadrolar geri çekilmiş durumda.
Bazı teşkilatlar pasifleşmiş, grup içi iletişim zayıflamış.
Yeni figürler sistemi değil, zamanın ruhunu anlamaya çalışıyor.
Ve en önemlisi, herkes içten içe biliyor ki:
Bugünkü düzen kalıcı değil, geçici bir direnç dönemidir.
Bu dönemin ardından ya büyük bir dönüşüm ya da derin bir yenilenme gelecektir.
Sayın Erdoğan, elbette ki ülkenin en etkili siyasi aktörlerinden biri olmayı sürdürüyor.
Ancak son dönemde kamuoyuna yansıyan dil ve refleksler, kapsayıcı bir liderlikten ziyade, savunmacı bir duruşa işaret ediyor.
Artık birleştirici değil, tepkisel bir hat izleniyor.
Toplumun geniş kesimlerine ulaşmak yerine, mevcut tabanı konsolide etmeye odaklı bir üslup hâkim.
Bu, siyaseten bir tercihtir. Ancak tercihlerin bedeli, zamanla görünür olur.
Bugün AK Parti içinde fark edilmeyen ama büyüyen üç eğilim var:
1. Yönetimde kalmak için bağlılığını sürdürenler,
2. Erdoğan sonrası için zemin arayanlar,
3. Bağını içsel olarak koparmış, ancak bunu yüksek sesle dile getirmeyenler.
Ve belki de en kritik kesim, üçüncü gruptur.
Çünkü onlar hareket etmese de yol göstermez, sahiplenmez, taşımaz.
Bu da her liderlik sistemi için en sarsıcı kayıptır:
İçerideki destek susunca, dışarıdaki rüzgâr daha sert eser.
Bugünkü tabloyu özetleyecek olursak:
İktidar orada; ama yol arkadaşlığı zayıflamış.
Kitleler değil, kişisel tereddütler konuşuyor artık.
Herkesin gözleri aynı soruya kilitlenmiş durumda:
“Hesap geldiğinde ben nerede duracağım?”
Çünkü siyasette en ağır fatura,
yanlışta ısrar edene değil, zamanında susanadır....!
Çetin AY