11048,11%-1,05
41,37% 0,27
48,74% 0,10
4846,59% 0,18
7935,99% 0,00
yaptığımız görüşmede, hem Türkiye’nin içinde bulunduğu iklimi hem de Avrupa ile ilişkileri konuştuk. Çetin Ay, yıllardır iki ülke arasında köprü kuran bir iş insanı olarak yaşadıklarını ve kaygılarını şu sözlerle dile getirdi:
“Ben çifte vatandaşım. Yılın büyük bölümünü Avrupa’da, kalanını Ankara’daki evimde geçiriyorum. Dünyanın farklı ülkelerinden tanınmış iş insanlarını hem Türkiye’de hem Avrupa’da misafir ediyorum. Amacım her zaman ticaretin büyümesi, dostluğun güçlenmesiydi. Ama burada yaşadıklarım güven duygusunu derinden zedeledi. İnsanlar bir anda iftiraya uğrayabiliyor, haksız yere gözaltına alınabiliyor. Suçsuz bir insan kendini nasıl koruyabilir? Sessiz kalırsa sorun yaşamıyor, ama başını kaldırıp konuşursa hedef oluyor.”
Ay, bizzat yaşadıklarını da paylaşıyor:
“Trafikte defalarca durduruldum, yabancı misafirlerimle otururken baskı gördüm. Açıkça ‘eleştirme, yoksa iftira atarız’ mesajı verildi. Oysa devletin görevi adalet ve eşitliği sağlamaktır. Fakat bazı eller kendi keyfine göre sınırlar koyuyor. Bu, sokakta park yeri gasp eden zihniyetten farksız.”
Ona göre sorun yalnızca kişisel değil, toplumsal:
“Hukukun işlememesi, sıradan vatandaşın da her gün karşılaştığı bir gerçek. Burada adalet aramak, uzayda canlı aramaya benzer: Kurallar kâğıt üzerinde var ama uygulamada işlemiyor. Adalet olmadığında güven de olmaz; güven olmadığında ticaret ve diplomasi de ayakta kalmaz.”
Türkiye–Avrupa ilişkilerine de dikkat çekiyor:
“Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı Avrupa’dır; bu gerçek, Avrupa’nın Türkiye’ye nefes aldırdığını gösteriyor. Ama Avrupa’nın da Türkiye’ye ihtiyacı vardır. Enerji, güvenlik ve ticaret köprüsü .Eğer adalet zedelenirse bu ortak nefes de daralır.”
Çetin Ay’ın mesajı açık:
“Çözüm bellidir. Hukukun üstünlüğü işletilirse vatandaş güvende olur, ticaret büyür, dostluk kalıcı hale gelir. Çünkü adalet, bir ülkenin en büyük yatırımıdır; o yoksa hiçbir yatırım kalıcı olamaz.”
İbrahim Yaman
UBA Haber Merkezi